CoQ10 (Koenzim Q10), genellikle ubikinon, CoQ ve Q10 vitamini olarak bilinen yağda çözünen, vitamin benzeri kinon yapıda bir moleküldür.
Etki Mekanizması nedeniyle CoQ10’nin %40-%50’ si özellikle hücrede mitokondrilerin iç membranlarında bulunur
CoQ10, mitokondriyal oksidatif fosforilasyonda önemli bir kofaktördür ve mitokondriden enerji (ATP) üretimi için gereklidir. (CoQ10 ayrıca, adenin nükleotid havuzunun kardiyak hücrelerden kaybını önleyerek ATP seviyelerini artırdığı kabul edilir.)
Elektronları kompleks I’ den kompleks III’ e veya kompleks II’ den kompleks III’ e aktaran bir mobil elektron taşıyıcı görevi görür.
CoQ10, bir antioksidan olarak lipid peroksidasyonunu önler ve kalsiyum aşırı yüklenmesini azaltmak için kalsiyum kanallarının dolaylı bir stabilizatörüdür.
CoQ10’un elektron taşıma zincirinde bir elektron mekiği olarak işlevi, enerji üretiminin büyük önem taşıdığı egzersizde düzenleyici bir adımdır.
SPOR PERFORMANSINDAKİ ROLÜ
CoQ10 hücrenin enerji santrali dedigimiz mitokondrilerde oksijen kullanımını, böylece de hücredeki enerji üretimi arttırır ve enzimlerle birarada çalışarak kaslara güç vermesi spor performansını arttırması yönüyle değerlidir. Özellikle kalp kası hücrelerinde bolca bulunur.
Kas zayıflığında, kronik yorgunluk sendromu ve kalp-damar rahatsızlığı olan kişilerde yapılan çalışmalarda bu molekül düzeyinin düşük olduğu belirlenmistir.
Aktif spor yapanlarda kalp ritmi, kan hacmi ve kan dolaşımını daha çok etkileyeceğinden eksikliğinde performans düşüklüğü, egzersiz kapasitesinde azalma kaçınılmazdır. 35 yaş sonrasında (yoğun spor yapanlarda daha erken) vucutta bu molekül azalmaya başlar.
CoQ10, hücreleri serbest radikal zararı denilen hücre düzeyinde oksitlenmeye karşı korur ve hücre zarında koruyucu bir görev alır. Bu sağlıklı bir cilt oluşumu ve koruması için önemlidir. Dolayısıyla KoenzimQ10 vucutta yeterli olduğu durumlarda anti-aging (yaslanma karşıtı) da etkilidir.
CoQ10 vucutta doğal olarak bulunmasının yanı sıra balık, kırmızı et, yumurta, susam gibi yağlı tohumlar, kuru baklagiller,brokoli, karnabahar, portakal, çilek gibi pek çok yiyecekte de bulunur. Ancak spor yapanlar, kan yağlari yüksek olanlar (LDL), kalp-damar hastaları ve cilt sağlığını düşünenlerde dışardan takviye olarak alımı yararlıdır. Takviye edilmesinin iskelet kası, karaciğer, kalp ve böbrek gibi çeşitli dokularda ve insan plazmasında CoQ10 seviyelerinde belirgin bir yükselmeye yol açtığı gösterilmiştir.
CoQ10 tekrarlanan supramaksimal egzersizler sırasında enerji metabolizmasında anahtar roldedir.
CoQ10 takviyesinin egzersize bağlı kas hücresi hasarını azaltma potansiyeline sahip olabileceği belirtilmiştir.
EGZERSİZE BAĞLI OKSİDATİF STRES ÜZERİNDEKİ ETKİLER
CoQ10′ un antioksidan aktivitesi sadece indirgenmiş formda (ubiquinol) ortaya çıkar. Oksitlenmiş form (ubikinon) diyet alımından sonra vücutta enzimatik olarak kolayca ubikinole indirgenir.
CoQ10 farklı kaynaklardan serbest radikallerin ekspresyonunu engeller ve bu nedenle vücuttaki antioksidan sistemi geliştirebilir.
CoQ10 takviyesinin istirahat ölçümlerinde oksidatif stresin biyolojik belirteçlerini zayıflattığı bildirilmiştir
2 haftalık CoQ10 tedavisinden sonra (90 mg/gün) sağlıklı deneklerde lipid peroksidasyonunda bir azalma kaydedilmiştir.
Yüksek yoğunluklu egzersiz sırasında CoQ10 desteğinin oksidatif stresin derecesini azaltmada etkili olduğu bildirilmiştir, bu da hücre bütünlüğünün korunmasına yol açacaktır. Yine aynı çalışmada, CoQ10 uygulaması, egzersizden sonra tümör nekroz faktörü (TNF) -α’ nın aşırı ekspresyonunu önleyerek egzersizle ilişkili inflamatuar sinyali düzenlemiştir.
CoQ10, vücut ısısını düzenlemede, biyolojik ve biyokimyasal etkileşimi hızlandırmada ve kas kasılmasının sıcaklığını etkilemede gerekli bir kofaktördür.
Athletic Bilbao Futbol Kulübü ile yapılan çalışmada, CoQ10 ile takviyenin yoğun rekabet aşamalarında kas hasarını önlemek için önemli olabileceği gösterilmiş. Daha fazla analize ihtiyaç olsa da sonuçlar, CoQ10’un elit sporcularda biriken hasarın önlenmesinde takviye olarak güvenli bir şekilde kullanılabileceğini ve kas hasarından sonra muhtemelen fonksiyonel kapasitenin iyileşmesini artırarak stresi azaltabileceğini göstermektedir.
Yüksek yoğunluklu egzersiz sırasında CoQ10 takviyesi, enflamatuar sinyali, proinflamatuar ekspresyonunu ve bazı antiinflamatuar sitokinleri arttırmayı modüle edebilir. Yapılan çalışmada, egzersiz sırasında CoQ10 alanlarda RBC, hemoglobin, hematokrit, VEGF ve EGF artmış, olası bir pro-anjiyojenik etki ortaya çıkarmış, oksijen alımını iyileştirmiş ve diğer fizyolojik değişiklikler üzerinde olası bir koruyucu etki oluşturmuştur.
Sporcularda enerji desteği olarak ve hücre sağlığındaki antioksidan rolüyle performansa olumlu etkisi için günde 200-300 mg takviye dozu düşünülmelidir. Antrenman / egzersiz öncesi alınabilir, istirahat günlerinde de alımı önerilir.
CoQ10 TAKVİYELERİ
Son dönemlerde CoenzymQ10 formlarına ait farklı tartışmalar bulunmaktadır. (Ubikinon – Ubikinol). Literatür nezdinde birbirlerinden bir farkları yoktur, çünkü vücut içinde sürekli olarak birbirlerine dönüşürler.
CoQ10, nispeten büyük bir hidrofobik moleküldür. Bu nedenle, CoQ10′ un dokulara absorpsiyonu genellikle yavaş ve sınırlıdır. Klasik takviyelerle alındığında vücutta yararlanımı son derece düşüktür. Ancak bundan daha ilginci dozu artırınca da absorbe olan yüzde miktar azalmaktadır.
Yang ve arkadaşlarının yapmış olduğu çalışmada Lipozomal CoQ10, 9 kat daha biyoyararlı ve kanda 6 kat daha uzun süreli yüksek seviyelerde kaldığını göstermiştir. Lipozomal takviyelerde, fosfolipid dış tabakalı etken madde küreciği, hücre uyumlu olarak değişmeyen dozda direkt hücre içine aktarılır.