Üç amino asitten oluşan vücutta sentezlenen bir tripeptiddir. (yani sistein, glisin ve glutamik asit ( glutamat) amino asitlerinden oluşan küçük bir protein)
Genellikle “ana (majör) antioksidan” olarak adlandırılan glutatyon, diğer antioksidanların, yani C ve E vitaminlerinin, alfa-lipoik asit ve CoQ10 (Koenzim Q10)’ un kullanımını ve geri dönüşümünü artırır.
En kritik işlevleri; Hücreler ve sistem genelinde antioksidan koruma, Detoksifikasyon, Enerji üretimi, Yaşlanma karşıtı etki ve bağışıklık desteği.
Glutatyon; ağır metaller, organik toksinler gibi zararlı maddelerin ve hatta mitokondrinin kendisi tarafından enerji yaratma sürecinde çıkan gerçek yan ürünlerinin (oksidatif yan ürünler veya serbest radikaller) mitokondriye zarar vermemesini sağlar.
Örneğin, enerji üretiminin son aşamasında vücudumuz ATP yapmak için oksijen kullanır. Yine, bu süreçte, mitokondri, DNA, proteinler, hücre zarları, vb. etrafındaki her şey için zehirli olan Süperoksit (çok fazla elektron içeren oksijen) oluşturur.
Glutatyon, hem Süperoksitleri hem de benzer diğer zararlı oksidatif molekülleri yokeder/ nötralize eder. Bu yönüyle son derece etkili bir mitokondri koruyucudur.
İşgalci patajonleri (bakteri, virüs…) öldüren NK hücrelerini artırarak bağışıklığı destekler.
Kronik hastalık durumunda, yaşlılarda vücutta glutatyon seviyeleri azdır.
İlginç bir şekilde, düşük D3 vitamini seviyeleri de düşük glutatyon ile ilişkilendirilmiştir. Glutatyon seviyeleri düşük olduğunda, D3 vitamini o kadar verimli çalışamaz.
Alkol kullanımı, Sigara içmek, Hava kirliliği, Kötü beslenme, Stres, bazı ilaçlar (Parasetamol) glutatyon seviyelerini azaltır.
ATLETİK PERFORMANS
Glutatyonun egzersizlerden önce kullanıldığında atletik performansı artırabilir. Antioksidan özelliği ve mitokondri fonksiyonlarını iyileştirmesi hücre enerji üretiminin desteklenmesinde önemlidir.
Egzersizden önce 1.000 mg glutatyon alan sekiz erkekten oluşan küçük bir çalışmada, glutatyon alan erkekler daha iyi performans gösterdi, daha az yorgun hissettiler ve plasebo kontrollü gruba göre daha düşük kan laktik asit düzeylerine sahipti.(laktik asit çokluğu yorgunluğa, düşük tansiyona, kas ağrılarına, vücut ısısında düşüşe ve solunum problemlerine neden olabilir)
Benzer şekilde, Muscle and Fitness’ ta yayınlanan bir makalede, L-sitrülin ile kombine glutatyon, nitrik oksit üretimini (NO) tek başına plasebo veya L-sitrülinden daha iyi artırdı.
(Nitrik oksidin bilinen etkisi, kan damarlarını genişleterek kaslar ve dokulara kan ve oksijen akışını arttırır)
TAKVİYE
Beslenme glutatyon seviyelerini yükseltmenin en iyi (ve tercih edilen) yolu olsa da çeşitli glutatyon takviyeleri mevcuttur ve gerektiğinde alınması önerilir.
Glutatyon, temel toz formunda ağızdan alındığında maalesef sindirim sistemi parçalama süreci o kadar etkilidir ki, klasik / düz glutatyonun neredeyse tamamı asla dolaşıma girmez. Yani ağızdan alınan çoğu glutatyon takviyesinin hiçbir yararı olmaz.
Oral(ağızdan) takviye için daha iyi bir seçenek, lipozomal glutatyondur. Hücre uyumlu form sayesinde lipozomal yapı içindeki glutatyonun direkt hücre geçişi sağlanır. Biyoyararlanım artar.