Covid 19 Korunma ve Sonrasında CoQ10

Koronavirüs salgınının ilk zirvesinden bu yana, bulaşıcı dönemden sonra devam eden COVID-19 semptomlarına ilişkin raporlar, hastalığın uzun vadeli etkileri konusunda endişeleri artırdı. Bu süreç ‘Uzun COVID’ olarak adlandırıldı.

Koronavirüsün kalıcı semptomları;

  • Yorgunluk
  • Eklem ağrısı
  • Kas ağrısı
  • Kaygı
  • Depresyon

King’s College London araştırmasına göre 20 kişiden 1i koronavirüsün sekiz haftadan uzun süren semptomlarını yaşıyor.

Kronik Yorgunluk Sendromuna benzer semptomlarda, bazı tıp uzmanları, uzun COVID’ den kurtulmak için bir Koenzim Q10 takviyesini öneriyor. Çalışmalar, virüs sonrası yaşamın olumsuz etkilerinden biri olan yorgunluk durumlarında Q10 takviyesi ile önemli faydalar göstermiştir.

COVID sonrası takviye yararının yanında, vücutta CoQ10 azlığına sebep bazı durumlarda da virüs bulaşmasıyla tetiklenen inflamatuar durumun olumsuz etkilenebileceği düşünülüyor.

Oksidatif stres, vücudun antioksidan tepkisinin azalması yanında birçok mekanizma yoluyla viral enfeksiyonda önemli bir rol oynar.

Bazı araştırmacılar ayrıca CoQ10′ daki bir eksikliğin oksidatif stresten kaynaklanan hücresel hasarın artmasına izin verdiğini ve SARS-CoV2 enfeksiyonuyla ilişkili ciddi hastalığı tetiklediği varsayılan sitokin fırtınasını potansiyel olarak yaydığını öne sürmüşlerdir

Virüs proteinleri, kendi hayatta kalmaları ve replikasyonları için mitokondriyal enerjiye ihtiyaç duyar. Viral enfeksiyonlarda mitokondriyal dinamikler ve metabolizma değişir bu da konakçı hücrelerde enerji üretimini etkileyebilir.

Koenzim Q10, mitokondriyal solunum zincirinin ayrılmaz bir bileşeni ve mitokondriyal ATP (enerji) üretiminin anahtar bileşenidir.

Viral enfeksiyonlarda daha düşük CoQ10 seviyeleri ile değişen mitokondriyal dinamikler ve metabolizma, SARS-Cov-2 virüsünün ana etkilerinden birinin mitokondrilerde enerji üretim bozukluğu olabileceğini ve CoQ10 eksikliğiyle ilişkisini gösteriyor.

Mekanizma, birincil CoQ10 eksikliğine neden olan dokuz COQ geninden bir veya daha fazlasının mutasyonuna neden olan virüs kaynaklı oksidatif stres olabilir. COVID-19 hastaları için yeni bir bakış açısı, enerji üretimini, bağışıklığı artırmak ve oksidatif stresi azaltmak için Koenzim Q10 takviyesi düşünülebilir.

Kısaca, CoQ10 seviyelerinin azlığı hem virüse yakalanma hem de COVID geçiren kişilerin sonrasındaki toparlanma sürecinde dikkate alınarak takviye edilmesi önerilmektedir. ( Takviye önerisi için ilgili yazının sonuna bakabilirsiniz)

CoQ10 başta kalp ve akciğerde fazla bulunan vücudun kendi ürettiği yağda çözünen yapıda bir molekül. Hücreden enerji üretimi (ATP) ve bir antioksidan olarak oluşan serbest radikallere karşı hücreleri koruması önemli.

Bazı araştırmacılar ayrıca CoQ10’daki bir eksikliğin oksidatif stresten kaynaklanan hücresel hasarın artmasına izin verdiğini ve SARS-CoV2 enfeksiyonuyla ilişkili ciddi hastalığı tetiklediği varsayılan sitokin fırtınasını potansiyel olarak yaydığını öne sürmüşlerdir [*].

(*Serbest radikaller (ROS) ve viral enfeksiyona bağlı viroporinlerin birlikteliği, proinflamatuar sinyallerin uyarılmasına yol açarak COVID-19 pnömoni duyarlı kişilerde inflamatuar hastalık kademesinde etken olabilir)

CoQ10 seviyeleri, ileri yaş, sentezindeki bileşiklerin etkileri ve genetik faktörler dahil olmak üzere çeşitli nedenlerle azalabilir. (* başlıca COQ gen mutasyonları eksikliğe neden olabilir)

Statin grubu kolesterol düşürücü ilaç kullananlarda CoQ10 eksikliği olduğunu uzun süredir biliyoruz. (*Atorvastatinin CoQ10 düzeyini tedaviden sonraki 14 gün içinde %49 düşürdüğü bulunmuştur)

CoQ10 takviyesi, kalp yetmezliği olan kişilerde mortaliteyi (ölüm oranı) ve kardiyak belirteçleri iyileştirir. CoQ10 takviyesi ile diyabetli kişilerde toplam kolesterol ve LDL seviyeleri iyileşir.

CoQ10 seviyesinin akut influenza (grip vb) hastalarında daha düşük olduğu gösterilmiştir. (*Pnömonisi olan hastanede yatan yaşlı hastalarda CoQ10 ile tedavi, hastanede kalış süresini ve ateşli dönemi önemli ölçüde azalttı) (* influenza hastalarında IL-2 ve TNF-alfa ile CoQ10 seviyeleri arası negatif korelasyon)

ARDS dahil ciddi COVID-19 komplikasyonlarının hiperinflamatuvar duruma bağlı olduğu düşünülmektedir. CoQ10′ un etkilenen organ sistemlerinde oksidatif stresi azaltmadaki yaygın rolü, enflamatuar aracılarla etkileşimi ve yukarda belirtilen sebeplerle CoQ10 eksikliği risk grupları göz önüne alındığında, CoQ10 seviyeleri ciddi hastalığa yatkın olanların bir belirteci olabilir.

Bu nedenle, hiper bağışıklık tepkisini azaltan CoQ10, şiddetli COVID-19’a duyarlılık ve gelişimde ayrılmaz bir rol oynayabilir. Genetik olarak yatkın CoQ10 eksikliği olan kişilerde COVID-19’un klinik sonuçları da incelenmelidir.

CoQ10 takviyesi kullanan çalışmalar, 100 mg ila 200 mg arasındaki günlük dozların, inflamatuar belirteçleri önemli ölçüde iyileştirdiğini bulmuştur.

Koenzim Q10 (CoQ10) gibi kritik antioksidan seviyeleri ile SARS-CoV2 enfeksiyonunun şiddeti arasındaki ilişkilerin incelenmesi, potansiyel ilişkiler hastalığın ciddiyet belirteçlerini gösterebileceği ve muhtemelen nedensel bir role sahip olabileceği için incelenmelidir.

COVID-19 ile mücadelede CoQ10 mekanizmaları:

  • Serbest radikalleri temizleme ve oksidatif stresi azaltma
  • Hasar veren enflamatuar sitokinlerin azaltılması
  • Yaşla birlikte CoQ10 seviyeleri düşen bireylerde destekle yenilenmesi
Web sitemizdeki çerezleri (cookie) kullanıcı deneyimini artıran teknik özellikleri desteklemek için kullanıyoruz. Detaylı bilgi için tıklayınız.
Tamam